Vergi Dünyası
  • Üye Ol
  • Sepetim

    Sepetinizde 0 ürün var

Banner

Anonim Şirketlerin Haklı Nedenle Feshi Davasında Mahkemenin Tam Veya Kısmi Bölünmeye Karar Verip Veremeyeceği

Anonim Şirketlerin Haklı Nedenle Feshi Davasında Mahkemenin Tam Veya Kısmi Bölünmeye Karar Verip Veremeyeceği

 

ANONİM ŞİRKETLERİN HAKLI NEDENLE FESHİ DAVASINDA MAHKEMENİN TAM VEYA KISMİ BÖLÜNMEYE KARAR VERİP VEREMEYECEĞİ

 

 

Mustafa KAYHAN

Avukat

https://orcid.org/0000-0002-3697-2034

 

 

Öz

 

Anonim şirketlerin haklı nedenle feshi davası pozitif hukukumuza 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile girmiş ve önemli bir uygulama alanı bulmuştur. Bu dava türünde şirketin haklı nedenle feshi mahkemeden talep edilmektedir.

Anonim şirketin haklı nedenle feshi davasında, dava sonunda davanın tamamen ya da kısmen kabulüne ve ortaklığın feshine veya ortaklıktan çıkarma dâhil alternatif bir çözüme ya da davanın reddine karar verilebilmektedir.

Dava sonucu alternatif karar verilebilmesi davanın ayırt edici özelliklerinden biridir.  Bu kapsamda haklı nedenle fesih davasında dava taraflarının kısmi bölünmeyi veya tam bölünmeyi talep edip edemeyeceği ya da mahkemenin alternatif çözüm olarak bu yönde karar verip veremeyeceği öğretide ve uygulamada tartışmalıdır.

Konunun önemi çerçevesinde yazımızda kısmi ve tam bölünmenin anonim şirketlerin haklı nedenle feshi davası açısından alternatif bir çözüm modeli olup olamayacağı değerlendirilmeye çalışılacaktır.  İnceleme anonim şirketler esas alınarak hazırlanmıştır. Aksi belirtilmediği sürece anlatılanlar limited şirketler için de geçerli olacaktır. Haklı nedenle fesih davasına veya bölünmeye ilişkin diğer hususlara çalışmamızda yer verilmemiştir.

Anahtar Kelimeler: Anonim Şirket, Limited Şirket, Anonim Şirketin Haklı Nedenle Feshi, Kısmi Bölünme, Tam Bölünme, Fesih, TTK m.531.

1. GİRİŞ       

Anonim şirketlerin haklı nedenle feshi davasında mahkemeler tarafından karar verilebilecek alternatif çözümlerin neler olduğu kanunda belirtilmemiştir. Örnek olarak da gösterilmemiştir.  

Hangi kararların alternatif çözüm olup olamayacağı hem uygulamada hem öğretide sıklıkla tartışılmaktadır.  Alternatif kararın “duruma uygun” ve “kabul edilebilir” olması gerekir.

Bölünme, alternatif çözümler içinde ön planda karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği üzere bölünme, şirketlerin devamlılığı kapsamında etkili bir yeniden yapılandırma yöntemidir. Vergisel avantajları bu kurumu daha da önemli hale getirmektedir.

Bölünmenin alternatif çözüm yöntemi olarak uygulanabilip uygulanamayacağına ilişkin iki temel görüş bulunmakla birlikte, uygulamada yakın dönem yargı kararları ile konu Türk Hukuku bağlamında şekillenmeye başlamıştır.

Yazımızda ilk olarak haklı nedenle fesih davasına, alternatif çözümlere ve bölünmeye kısaca değindikten sonra mahkemelerin bakış açısı güncel kararlar esas alınarak değerlendirilmeye çalışılacaktır.

2. ANONİM ŞİRKETLERİN HAKLI NEDENLE FESHİ DAVASI

2.1. Yasal Düzenleme

TTK m. 531’de anonim şirketlerin haklı nedenle feshi davası düzenlenmiştir. 

Madde metni aşağıdaki gibidir:

Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

2.2. Davanın Özellikleri

Anonim şirketlerin haklı nedenle feshi davası, mahkemenin, davanın konusunu teşkil eden somut olayda haklı nedenlerin mevcut olduğuna kanaat getirdiğinde ortaklığın feshine veya alternatif bir çözüme karar verdiği bir davadır.  

Davanın en önemli amacı, azınlığın, çoğunluğun kötü muamelelerine karşı korunmasıdır.

Söz konusu dava hakkı bir “azınlık hakkı” niteliğindedir.  Davanın maddî hukuk açısından şartı haklı nedenlerin meydana gelmiş olmasıdır[1].

 

Davanın kapalı anonim ortaklıklarda sermayenin en az onda birine, halka açık anonim ortaklıklarda en az yirmide birine sahip olunmasıdır.

Dava açma hakkı tüm pay sahiplerine tanınmamıştır. Dava ortaklık sermayesinin en az onda birini, halka açık ortaklıklarda ise yirmide birini temsil eden pay sahiplerince açılabilir. 

Anonim ortaklığın haklı nedenle feshi davasının düzenlendiği TTK m.531’de görevli ve yetkili mahkeme açıkça belirtilmiş olup ortaklığın bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir.

Anonim ortaklığın haklı nedenle feshinin talep edilebilmesi için TTK’da herhangi bir süre öngörülmemiştir. 

TTK’da yapılan bu düzenleme taleple bağlılık ilkesinin bir istisnası niteliğindedir[2]. 

TTK m.531’de azınlığın mahkemeden ortaklığın feshini talep edebileceği, mahkemenin de fesih yerine davacı pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmalarına veya “duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm”e hükmedebileceği düzenlenmiştir. 

Hâkim, tarafların talepleri ile bağlı değildir.

Anonim ortaklığın feshi kararı yenilik doğuran nitelikte bir karardır[3].

3. DAVA SONUCU VERİLEBİLECEK KARARLAR

3.1. Genel Olarak

Haklı nedenle fesih davasında mahkeme davanın kabulüne ve şirketin haklı nedenle feshine karar verebilir.

Mahkeme açılan davada haklı nedenin bulunmadığına kanaat getirirse davayı esastan reddedebilir.

Haklı nedenin varlığına rağmen mahkeme fesih kararı vermek yerine davacı pay sahibinin ortaklıktan çıkarılmasına da karar verebilir.  Davacı pay sahibini veya pay sahiplerini ortaklıktan çıkarma kararı TTK m. 531’de açıkça belirtilen çözüm yöntemidir. Bu halde mahkeme, davacıların paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin kendilerine ödenerek ortaklıktan çıkarılmalarına karar verir[4].

3.2. Alternatif Kararlar

Haklı nedenle fesih davasında, hâkimin “talep dışı” (extra petita) karar verebilme yetkisi bulunmaktadır. Bu hüküm kapsamında hâkim, haklı neden mevcut olsa bile feshe karar vermek zorunda değildir.  Söz konusu düzenleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 26/2 çerçevesinde taleple bağlılık ilkesinin bir istisnasıdır[5].

Haklı nedenlerin varlığına rağmen, mahkeme tarafından, ortaklığın devamının daha doğru bulunması hâlinde, “duruma uygun düşen” ve “kabul edilebilir” bir çözüme karar verilebilir[6]. Çözümler belirlenirken, hukukun ve anonim ortaklıklar hukukunun temel ilkeleri ve kanun hükümleri de dikkate alınır[7] .

Türk hukukunda da, davacıya ait paylarının satın alınması, yönetim kurulu üyeliğine aday gösterilmesi, yıllık kârın belirli bir bölümünün pay sahiplerine tahsis edilmesi, olağanüstü yedeklerden dağıtım yapılması, birtakım kararların uygulanabilmesinin davacının onayına bağlanması, kısmi tasfiye veya bölünme yapılması[8] örnek olarak sayılmıştır[9].

Hâkim, iki veya daha fazla alternatif çözümü içerecek şekilde de karar verebilir[10].

4. BÖLÜNMENİN ALTERNATİF ÇÖZÜM OLARAK DEĞERLENDİRİLİP DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ

4.1. Genel Olarak Bölünme

Bilindiği üzere TTK m. 159 kapsamında anonim şirketler tam veya kısmi bölünebilir.

Tam bölünme işleminde bölünen ortaklığın aktif ve pasifleri ile tüm malvarlığını devretmesi, malvarlığının kendiliğinden (ipso uire) devrolunan ortaklıklara intikal etmesi, tüm malvarlığının devri ile bölünen ortaklığın tasfiyesiz infisah etmesi, devralan ortaklıkların bölünen ortaklığın küllî halefleri olması, bölünen ortaklığın ortaklarının devralan ortaklıklarda pay sahipliğinin devam etmesi esasları geçerlidir[11]. TTK m. 159/1-a uyarınca tam bölünmede, ortaklığın tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer ortaklıklara devrolunur. Bölünen ortaklığın ortakları, devralan ortaklıkların paylarını ve haklarını edinir. Tam bölünüp devrolunan ortaklık sona erer. Böylelikle ortaklık ticaret sicilinden terkin edilir.

Kısmi bölünmede ise, bir ortaklığın malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer ortaklıklara devrolunur[12]. TTK m. 159/1-b uyarınca bölünen ortaklığın ortakları, devralan ortaklıkların paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen ortaklık, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan ortaklıklardaki payları ve hakları elde ederek yavru ortaklıklarını oluşturur.

TTK’da bölünme işlemlerinde kısmi küllî halefiyet ilkesi benimsenmiştir. Küllî halefiyette sahip olunan hak ve borçlardan oluşan malvarlığı veya işletme ekonomik ve hukukî bir bütün halinde tek bir işlemle devri söz konusudur[13]. 

TTK’da düzenlenen bölünmenin genel gerekçesinde, bölünme çok büyüyen ve çekirdek işletme konusundan uzaklaşan şirketlerin ana konularına dönebilmelerine olanak sağlayan bir yol olarak ifade edilmiştir. Örneğin, buzdolabı, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi gibi beyaz ev aletleri üreten bir anonim şirketin, zamanla televizyon, radyo, müzik dolabı gibi kahverengi ürünler, büro mobilyası, daha sonra da plastik üretimine girdiği varsayılırsa; bu şirket beyaz eşya, kahverengi eşya, büro mobilyası ve plastik üretimi için ayrı ayrı şirketleri bölünme yolu ile kurabilir. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde fabrikaları olan bir şirket her fabrikayı bağımsız bir şirkete dönüştürmeyi düşünebilir.

Gerekçede de açıkça belirtildiği üzere;bölünme, aile ortaklıklarında, miras paylaşımında, iki veya üç gruplu ortaklıklarda sorunları (ihtilâfları) çözmek amacıyla da kullanılabilir. Nihayet bölünme, holding sistemine geçişte de bir araç olarak kullanılabilir.

Bölünme Maliye İdaresi tarafından amaçsal açıdan oldukça dar yorumlanmaktadır. Bazı hallerde, bölünme gerçekleştirmiş şirketler bu kapsamda incelenerek amacı dışında bölünme yapıldığına dair inceleme raporları düzenlenebilmektedir[14].

4.2. Haklı Nedenle Fesih Davası Ekseninde Bölünme

Haklı nedenle feshi düzenleyen TTK m. 531’de bölünmeyi öngören bir hüküm olmamakla birlikte bunu engelleyici bir kural da bulunmamaktadır[15].

Bölünmenin haklı nedenle fesih davasında alternatif bir çözüm modeli olup olamayacağını değerlendiren iki görüş bulunmaktadır.

İlk görüş mahkemenin davalı şirketin kısmi olarak dahi bölünmesine karar vermesinin mümkün olmadığını savunmaktadır. Buna göre bölünme ile birlikte mahkemenin sürece ilişkin kararlar da alması gerektiğinden, mahkeme bu şekilde hareket ederse şirket yapısına müdahale sınırlarını aşmaktadır[16].

Diğer bir görüşe göre ise alternatif çözüm olarak bölünme kararı alınması mümkündür[17].

 

Kanaatimizce de bölünme bir çözüm modeli olarak uygulanabilmelidir. Sağladığı avantajlar dolayısıyla ve vergisel etkileri de göz önünde bulundurulduğunda şirketin en iyi ve kalıcı çözüm yöntemlerinden biri olacağı kuşkusuzdur.

Şöyle ki, TTK bölünmeyi olabildiğince geniş ve esnek olarak tanımlamıştır. Eğer tarafların vergisizliği de sağlayacak bölünme modelleri öngörmek suretiyle talepte bulunması halinde, mahkemelerin de işlerinin kolaylaşacağı böylelikle mahkemenin en optimum yöntemi bulacağı kuşkusuzdur.

Ekonomik nedenlerden dolayı kısa vadeli kararların alınması gerekliliği, ortaklığın verimsiz birimlerinin çıkarılması ve hantal yapılardan arındırılması, pay sahipleri arasında oluşan görüş ayrılıklarının giderilmesi, ortaklığın çoğunluk tarafından yönetilmesine ilişkin sorunların aşılması, ortaklığın kötü yönetiminin engellenmesi, ölçek ekonomisinden yararlandırılması, uzmanlaşmanın sağlanması, rekabet gücünün artırılması, vergi avantajının sağlanması gibi çeşitli nedenlerle bölünme yoluna başvurulabilir[18].

4.3. Dava Kapsamında Taraflarca Bölünmenin Talep Edilip Edilemeyeceği

Azınlık pay sahibinin, bu davayı açarken bölünmeyi talep etmesinin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Davanın kendine özgü özelliği kapsamında mahkeme, diğer davalardan farklı olarak bu davada taleple sıkı sıkıya bağlı değildir.

Mahkeme bölünme talebi ile bağlı olmamakla birlikte dosyanın tamamından alternatif çözüm olarak bölünmeye karar vermek istemesi halinde TTK m 531’e dayanarak hazırlanan bölünme planı veya sözleşmesini de değerlendirerek karar verebilir. Dolayısıyla bölünmenin uygun olduğu bu tür davalarda ayrıntılı bölünme planı veya sözleşmesi sunulması uygulamada büyük önem arz etmektedir.

4.4. Kararın Vergisel Etkisi

Mahkemeler tarafından bölünmeye karar verilmesi halinde, bu bölünmenin vergisel etkisinin nasıl olacağına dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Eğer bölünme planı ya da sözleşmesi KVK’da düzenlenen ve vergisiz bölünmeye uygun şartları karşılamışsa, bu tür bölünmelerde de tıpkı şirketler tarafından gerçekleştirilen ihtiyari bölünmelerdeki gibi aynı avantajın olması gerekmektedir.

İlave olarak, TTK m. 531 kapsamında verilen karara dayanılarak yapılan bölünmelerde, Maliye İdaresi tarafından daraltıcı yorumla tenkite tabi tutulabilen “bölünme amacı”nın sorgulanamaması gerekmektedir.

 

Son olarak, KVK m.19’da belirtilen üretim veya hizmet işletmesinin ya da  en az iki yıldır elde tutulan iştirak hisselerinin değil de örneğin bir lisansın ya da gayrimenkulün[19] mahkemece kısmi bölünmesine karar verilmesi halinde durum farklıdır. Zira bilindiği üzere böyle bir malvarlığının bölünmesi TTK kapsamında mümkünken, KVK’da bölünecek malvarlıkları sınırlı sayıda belirtmiştir. Eğer böyle bir bölünme olursa, bu bölünmenin dayanağının mahkeme kararının olması, işlemin vergisiz olmasını kendiliğinden sağlamayacaktır. Burada vergi yükünün bölünen şirketin üzerinde olması beklenir.

4.5. İstinaf Mahkemesi Tarafından Verilen Bir Karar

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen anonim şirketin haklı nedenle feshi davasına ilişkin bir istinaf kararında, davalı şirket tarafından alternatif çözüm olarak bölünme talep edilmiştir.

İlk derece mahkemesi talebi kabul etmemiştir.

Konu istinaf mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve bölünme ile ilgili olarak önemli bir karar vermiştir.  

İstinaf mahkemesi kararında; kısmi bölünmenin TTK'nın 159. vd. maddelerinde düzenlendiği belirtilmiş, bu yasal düzenleme bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bir şirketin tam veya kısmi bölünmesine ancak o şirketin ortaklarının karar verebileceği ifade edilmiştir. Mahkemenin, ortakların iradesi yerine geçerek bölünme kararı vermesinin, pozitif mevzuatımızdaki düzenlemelere göre mümkün olmadığı belirtilmiştir. İstinaf mahkemesine göre doktrinde bu husus tartışılsa bile mevcut pozitif düzenlemeler itibariyle, tarafların iradesinin yerine geçerek, tam veya kısmi bölünmeye hükmetmek mümkün değildir. Çünkü, bölünme için hem bölünen şirketin genel kurulunda karar alınması, hem yeni kurulacak şirketlerin kurulması, bölünme sözleşmesinin ve bölünme planının düzenlenmesi, şirket genel kurullarında bunların belirli nisaplarla kabul edilmesi yasal zorunluluk olup, mahkeme kararı ile bu hususların gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davalı tarafın bölünmeye ilişkin talebinin reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir[20].

Yukarıda belirttiğimiz görüşlerimiz çerçevesinde istinaf mahkemesi kararına katılmamaktayız. Anonim şirketin ticaret hayatından tamamen silinmesinden ziyade, devamlılığı göz önünde bulundurulduğunda ve feshin son çare olması ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, bunu şirkete müdahale olarak değerlendirmemek gerekir[21].

4.6. Yargıtay’ın Bakış Açısı

Yargıtay bölünmenin alternatif çözüm olup olmayacağı hususunda henüz net bir karar vermiş değildir.

Diğer yandan Yargıtay’ın bazı kararlarında, azlık oy sahiplerince bölünmenin alternatif çözüm yöntemi olarak uygulanabileceği açık olarak ifade edilmiştir.

Örneğin ilk derece mahkemesince reddedilmiş bir kararı inceleyen Yargıtay, mahkeme kararını oyçokluğuyla onamıştır. Söz konusu Yargıtay kararının karşı oy görüşünde; gayrimenkul yapım ve satım işinden, sadece kira toplayan bir şirket haline dönüşen ve ortakları arasında güven duygusu zedelenen, topladığı kira gelirinin önemli bir kısmını masraflara ve şirket giderlerine ayıran, böylelikle azınlık hakları zedelenen davalı şirketin devamında, hukuki bir yarar bulunmadığından fesih ve tasfiyesine veya bunun yerine geçmek üzere şirketin bölünmesine veya davacı ortakların gerçek pay değerleri ödenmek suretiyle çıkmalarına karar vermek gerektiğinden söz edilmiştir[22].

Dava devam ederken, davalı şirketin bölünme kararı alması veya bölünmesi de dava ile yakından ilişkilidir. Bu halde mahkeme tarafından bu hususlar da göz gönünde bulundurularak karar verilmelidir. Bu konuda Yargıtay tarafından verilen bir kararda, dava devam ederken bölünmenin tamamlanması ve bu vesileyle şirketin tam bölünme suretiyle feshedilmiş olması halinde, bu durumun dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir[23].

5. SONUÇ

Yazımızda, anonim şirketlerin haklı nedenle feshi davasında tam ve kısmi bölünmenin alternatif çözüm olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği incelenmiştir.

 

Haklı nedenle fesih davası, Türk hukukunda uzun yıllar kronikleşmiş ve şirketlerin kilitlenmesine sebep olmuş sorunların çözümü için önemli bir çözüm aracıdır. Hâkimin taleple bağlı kalmaksızın karar verebilmesi ise sorunun geniş bir değerlendirme perspektifinde ele alınmasına olanak vermektedir.

Bölünme de sağladığı faydalar göz önünde bulundurulduğunda, haklı nedenle fesih davasında alternatif çözüm olarak kullanılabilir. Zira TTK’da haklı nedenle fesih davasında da kullanılamayacağına dair açık düzenleme bulunmamaktadır.

 

 

KAYNAKÇA

 

·         Atila, Beste. Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi Davasındaki Fesih Dışı Çözüm Yolları, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2019.

·         Ayoğlu, Tolga. Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, Galatasaray Üni. Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013, S. 2, s. 219-252.

·         Çamoğlu, Ersin. Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshinde Hakimin Takdir Yetkisi, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2015, C. XXXI, S. 1, s. 5-19.

·         Çoştan, Hülya. Anonim Ortaklıklarda Bölünme, Ankara, 2004.

·         Erdem, Nuri. Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, 2. B., İstanbul, 2019.

·         Hanağası, Emel. Anonim Otaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasının Medeni Usûl Hukuku Perspektifinden Değerlendirilmesi, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi,  2016, C. XXXII, S.  I, s.  199-270.

·         İlbasmış Hızlısoy, Özlem. Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi, Ankara, 2016.

·         Kayhan, Mustafa. Anonim Ortaklığın Haklı Nedenle Feshi Davası, On İki Levha Yayıncılık İstanbul 2021.

·         Kılıç, Fatoş. Anonim Ortaklığın Haklı Nedenle Feshi Davasında Alternatif Bir Çözüm Olarak Bölünme, Prof. Dr. Hamdi Yasaman’a Armağan, İstanbul, 2017, s. 409-431.

·         Maç, Mehmet. Kısmi Bölünmeye Konu Olmayacak Bir İşletme Türü Yoktur, Lebib Yalkın Dergisi, Ocak 2011.

·         Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin. Ortaklıklar Hukuku  I, 14. B., İstanbul, 2019.

·         Sumer, Ayşe. Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2012, Özel sayı, s. 839-850.

·         Şahin, Ayşe. Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, 2013.

·         Tekinalp, Ünal. Anonim Ortaklığın Haklı Sebeplerle Alternatif Çözümlü Feshi Davasının Bazı Usulî Sorunları, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2012, C. XVI, S. 3-4, s. 211-222.


[1] Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar Hukuku  I, 14. B., İstanbul, 2019, s.  426 parag. 587, s. 650 parag 822.

[2] Kayhan, Mustafa: Anonim Ortaklığın Haklı Nedenle Feshi Davası, On İki Levha Yayıncılık İstanbul 2021, s.67.

[3] Hanağası, Emel: Anonim Otaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasının Medeni Usûl Hukuku Perspektifinden Değerlendirilmesi, BATİDER, 2016, C. XXXII, S.  I, s.  199-270, s. 205.

[4] Hanağası, s. 254, Sumer, Ayşe: Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, MÜHF-HAD, 2012, Özel sayı, s. 839-850, s. 845; Erdem, Nuri: Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, 2. B., İstanbul, 2019, s. 283-290; Şahin, Ayşe: Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, 2013, s. 394-397.

[5] Ayoğlu, Tolga: Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, GSÜHFD, 2013, S. 2, s. 219-252, s.  237.

[6] Tekinalp, Ünal: Anonim Ortaklığın Haklı Sebeplerle Alternatif Çözümlü Feshi Davasının Bazı Usulî Sorunları, EÜHFD, 2012, C. XVI, S. 3-4, s. 211-222, s. 218; Çamoğlu, Ersin: Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshinde Hakimin Takdir Yetkisi, BATİDER, 2015, C. XXXI, S. 1, s. 5-19, s. 10.

[7] Çamoğlu, s. 15-17; Şahin, s. 509

[8] Bölünmenin anonim ortaklığın feshi davasında, mahkemenin “duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer çözüm” olarak düşünülebileceği ile ilgili ayrıntılı diğer açıklamalar için bkz. Kılıç, Fatoş: Anonim Ortaklığın Haklı Nedenle Feshi Davasında Alternatif Bir Çözüm Olarak Bölünme, Prof. Dr. Hamdi Yasaman’a Armağan, İstanbul, 2017, s.  417 vd. Yazara göre anonim ortaklığın bölünme nedenleri, anonim ortaklığın feshi davasının dayanağı olan haklı nedeni veya nedenleri de oluşturabilir (bkz, Kılıç, s. 421). Bölünmenin alternatif çözüm olamayacağı ile ilgili değerlendirmeler için bkz. Şahin, s.  578.

[9] Tekinalp, s. 218; Hanağası, s. 252; geniş bilgi için bkz. Erdem, s. 261-280; Şahin, s. 486-577.

[10] Tekinalp, s. 219;  Hanağası, s. 252-253.

[11] Çoştan, Hülya: Anonim Ortaklıklarda Bölünme, Ankara, 2004, s.  26.

[12] Çoştan, s.  26.

[13] Çoştan, s.  113.

[14] Bölünme konusunda daraltıcı yorum yapılmaması gerektiği hakkında ayrıntılı açıklamalar için bkz. Maç, Mehmet: Kısmi Bölünmeye Konu Olmayacak Bir İşletme Türü Yoktur, Lebib Yalkın Dergisi, Ocak 2011.

[15] Erdem, s.266.

[16] Şahin, s.580-581.

[17] Tekinalp, s.222; Çamoğlu, s. 15; İlbasmış Hızlısoy, Özlem: Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi, Ankara, 2016, s.357. Kılıç, s. 423; Atila, Beste: Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi Davasındaki Fesih Dışı Çözüm Yolları, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2019, s. 116-117, Erdem, s.247.

[18] Kılıç, s. 421.

[19]  05.07.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7456 sayılı “6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” un 20 nci maddesi ile KVK’nın 19/b maddesinde yapılan değişiklikle madde metnindeki “taşınmaz” ibareleri kaldırılmak suretiyle 01.01.2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere taşınmazların kısmi bölünmesindeki kurumlar vergisi istisnası kaldırılmıştır.

[20] İstanbul BAM 28.05.2021 tarih, E:2021%549, K:2021/819 (Lexpera).

[21] Kılıç, s.424.

[22] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 17.11.2016 tarih, E:2016/211, K:2016/8872 (Kazancı). Benzer karar için bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 03.12.2015 tarih, E:2015/4504, K:2015/12980 (Lexpera) Örneğin ilk derece mahkemesi bir kararında bu bakış açısı ile değerlendirme yoluna gitmiş ve bunu kararında “….başkaca bir duruma uygun düşen kabul edilebilir çözümlerden olan, örneğin şirketin bölünmesi gibi bir imkanın olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirmede…” şeklinde ifade etmiştir (Bkz. İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 20.05.2019 tarih ve E:2016/660, L:2019/470 sayılı kararı – Lexpera).

[23] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 16.06.2019 tarih, E:2017/4419, K:2019/3885 (Kazancı) Anonim şirketin haklı nedenle feshi davasında davacı sıfatının bölünme kapsamında değerlendirilmesi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Kayhan, s.118 vd; davalı sıfatının bölünme kapsamında değerlendirilmesi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Kayhan, s. 145 vd. Yargıtay’ın bozma kararını değerlendiren ilk derece mahkemesi davalı şirketin bölünerek tasfiyesiz infisah etmiş olması dolayısıyla davanın konusuz kalmasına ve karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir ( Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.12.2019 tarih ve  E: 2019/533, K:2019/1295 sayılı kararı – Lexpera).

 

YASAL UYARI : İnternet sitemizde yer alan yazıların tüm hakları saklıdır. Ancak yazar ve site kaynağının aktif linkine yer verilerek alıntı yapılabilir.