Vergi Dünyası
  • Üye Ol
  • Sepetim

    Sepetinizde 0 ürün var

Banner

Enflasyon Düzeltmesindeki Gordion Düğümü Nasıl Çözülecek?

ENFLASYON DÜZELTMESİNDEKİ GORDİON DÜĞÜMÜ NASIL ÇÖZÜLECEK?

ENFLASYON DÜZELTMESİNDEKİ GORDİON DÜĞÜMÜ NASIL ÇÖZÜLECEK?

Nazmi KARYAĞDI

Eski Baş Hesap Uzmanı

Gedik Üniversitesi

Öğretim Görevlisi, YMM

 

Medeniyetler beşiği Anadolu’muzda Polatlı yakınlarındaki Gordion’da geçen efsanedeki kehanete göre “Gordion Düğümünü çözen kişi, tüm Asya’nın hâkimi olacaktır.

Gordion düğümü ise Frig Kralı Gordios’un arabasındaki boyunduruğa kayışla atılmış düğümdür. 

Büyük İskender, Gordion’a gelince Gordios’un arabasını, boyunduruğu ve kayışı yani Gordion düğümünü görmek ister. Ancak kızılcık ağacının kabuğundan yapılan kayışın uçları içe kıvrılarak bağlandığı için görünmemektedir. Düğümü çözmek isteyenler de bu uçları bulamadığı için düğümü çözememektedir.

Büyük İskender kayışı çözmek için bir süre uğraşır. Ancak ne başı ne de sonu belli olan bu düğümü çözmenin imkânsız olduğunu anlayan İskender, kılıcını çeker ve çözümü imkansız denen düğümü oluşturan kayışı keser. Düğümün çözüldüğünü ilan eden İskender’e Asya’nın kapıları açılır. (Kaynak: Arkeolojik Haber internet sitesi)

Enflasyon düzeltmesi 21 yılda kördüğüm haline geldi

2003 yılı sonunda Türk vergi mevzuatına dâhil olan enflasyon düzeltmesi, 2004 yılında bir kez uygulandıktan sonra, enflasyonun düşmesi nedeniyle 2021 yılı sonuna kadar gündem dışı kaldı.

Ancak 2021 sonunda yasal koşullar oluştuğu için (Üretici fiyat endeksinin içinde bulunulan yılda %10’u ve son üç yılda ise %100’ü aşması) enflasyon düzeltmesinin otomatik olarak devreye girmesi gerekiyordu.

Ocak 2022’de yapılan yasal düzenleme ile enflasyon düzeltmesi 31 Aralık 2023’e kadar ertelendi.

Bu süre sona erince 31 Aralık 2023 sonu itibariyle şirketler ve bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri bilançolarını vergisiz olarak güncellediler.

Tam bu esnada, 2023 yılının son günlerinde Vergi Usul Kanuna eklenen bir maddeyle Bankaların, Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki şirketlerin, ödeme ve elektronik para kuruluşlarının, yetkili döviz müesseselerinin, varlık yönetim şirketlerinin, sermaye piyasası kurumlarının, sigorta ve reasürans şirketlerinin, emeklilik şirketlerinin geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkını, kazancın tespitinde dikkate almayacakları hükmü getirildi (7491 SK, VUK Geçici Md. 33).

Bir başka ifadeyle enflasyon düzeltmesini uygulaması halinde daha az vergi ödeyecek olan, dolayısıyla da vergi gelirlerini azaltacak olan şirketler iki yıllığına kapsam dışına çıkarılmış oldu.

Böylece 2024 yılı geçici vergi dönemleri itibariyle enflasyon düzeltmesi başladı.

Geçici vergi dönemleri mali müşavirler için stres dönemi oldu

Kamuoyunun beklentisi ve baskısı sonucunda, Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayımlanan bir Genel Tebliğ ile (VUKGT 560) 2024 yılının ilk geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi yapılmamasına karar verildi.

19 Ağustos 2024 tarihinde son bulan olan 2024 yılı ikinci geçici vergi dönemi beyanname verme süreleri ise önce 27 Ağustos’a ardından 6 Eylül’e, en sonunda ise 13 Eylül’e kadar üç kez uzatıldı.

Yılın başında yapılması gereken bir düzenleme, iş dünyasından ve muhasebe dünyasından gelen yoğun itirazlar sonucunda, 2. dönem geçici vergi döneminden geçerli olacak şekilde, üstelik geçici vergi beyannamelerini verme süresi başladıktan 31 gün sonra yapıldı: 2023 yılı cirosu 50 milyon Türk Lirasının altında kalan işletmeler geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi kapsamından çıkarıldılar (VUKGT 563).

Ancak bu arada işletmeler daha doğrusu serbest muhasebeci mali müşavirler ertelemeden umudunu keserek 2024/2. geçici vergi dönemi için enflasyon düzeltmesi işlemlerini tamamlamışlardı. Şimdi düzeltmenin yeniden düzeltmesini yapmaları gerekiyordu.

Enflasyon düzeltmesine ilişkin düzenleme silsilesi hâlâ bitmiyordu, bitemiyordu.

Ekim 2024’te yapılan yeni bir yasal düzenleme ile (7529 SK) 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesi kapsamında olmayan şirketler arasına tasfiye veya iflas halindeki şirketler ile kamu iktisadi teşekkülleri de eklendi.

Yapılan bu düzenleme geriye yönelik olarak 1 Ocak 2024’ten itibaren geçerli olacaktı. Yine aynı yasal düzenleme içinde “Yapılmakta olan yatırımlar” hesabına ilişkin enflasyon düzeltme farklarının dönem kazancıyla ilişkilendirilmeyeceği hükmü de getirilerek, yatırım aşamasındaki işletmelerin enflasyon düzeltmesi nedeniyle hayali bir kazanç üzerinden vergi ödemesi engellenmiş oldu.

1 Kasım’da yayınlanan enflasyon düzeltmesi uygulamasıyla ilgili yeni bir VUK sirküleri ise bazı konulara açıklık getirirken geriye yönelik düzenlemeler ve ortaya çıkan yeni belirsizliklerle kamuoyunun gündemini işgal etti.

İşte son iki yılda bitip tükenmek bilmeyen talepler ve ardı arkası kesilmeyen yasal düzenlemeler enflasyon düzeltmesini bu şekilde Gordion’un düğümü haline getirmiş oldu.

Kabahatli kim?

Elbette sorunun çözümünde kabahatli kim sorusunun cevabını bulmak bize bir yarar sağlamayacak. Ancak özeleştiri yapmak gerekirse konunun tüm tarafları olarak hepimiz geldiğimiz bu durumdan sorumluyuz.

İş dünyası enflasyon muhasebesini çok destekledi ve vergisel avantajları olacağını düşünüyordu. Ancak varlıkların finansmanını borçla sağlayan işletmelerde vergi matrahı azalmak bir yana vergi yükü fiktif bir şekilde artıyor ya da gelecekte ödenecek vergi bugün peşin peşin ödeniyordu.

Bizzat tecrübe edilen gerçekler hem iş dünyasının hem de mali müşavirlik dünyasının fikrinin değişmesine yol açtı.

Çözüm: Enflasyon düzeltmesi VUK’tan çıkarılmalıdır

Son birkaç yılda yaşananlara baktığımızda, getirilen her yasal düzenlemenin enflasyon düzeltmesini daha da çözülemez bir kördüğüm haline getirdiğini görüyoruz.

Yaşanan süreçte özellikle SMMM ve YMM’ler oldukça fazla yıpranmış, iş gücü altında ezilmiş, bu yükün karşılığını özellikle SMMM’ler ücret olarak tahsil edememiş, mükelleflerin de iş planları belirsiz bir hale gelmiştir. Daha açık bir ifadeyle önlerini göremez hale gelmişlerdir.

Bu durumda bize göre sorunun çözümü, 2024 yılı bitmeden enflasyon düzeltmesi müessesini VUK’tan tamamen çıkartmaktır. TMS 29’u bağımsız denetim kapsamına giren şirketlerde uygulamaya devam etmektir.

Radikal ama sorunu kökten çözecek olan bu önerimizin gerekçelerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Enflasyon düzeltmesinin temel kaynağını oluşturan 29 no.lu Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama başlıklı Türkiye Muhasebe Standardı, muhasebe uygulamasına yönelik bir standarttır, vergi hukukuna göre geliştirilmemiştir, ona uygun değildir.
  • TMS 29 ile yapılan enflasyon düzeltmesi, vergisel bir işlem değil, muhasebesel bir işlemdir. Standarda göre yapılan işlem, mali tabloların güncel değerlerle gösterilmesi demektir. Bir gelir ya da kazancın vergilendirilebilmesi için gelirin gerçek olması, elde edilmiş olması ve ödeme gücüne dönüşmüş olması gerekir. Burada böyle bir durum söz konusu değildir.
  • Yaşanan tecrübeler göstermiştir ki enflasyon düzeltmesi karmaşıktır, hâlâ netleşmemiş hususlar vardır, zahmetlidir ve özellikle vergilemede kaotik bir ortam yaratmıştır.
  • Enflasyonist ortam sınırlı sayıda ülkenin sorunu olduğu için TMS 29’un (IAS 29) vergi uygulaması yoktur. Yüksek enflasyon geçmişine sahip Arjantin’de bile ilk düzenleme ve uygulama ancak 2018’de yapılmış, Yüksek Yargı tarafından bazı düzenlemeleri iptal edilmiştir. Aksak topal bir vergi uygulama ortamı vardır ve bununda örnek alınabilecek bir tarafı yoktur.
  • Düzeltmede endeks olarak TMS 29 tarafında TÜFE’nin vergi tarafında ÜFE’nin uygulanması hem zahmete hem de karışıklığa yol açmaktadır. Ayrıca gerçekte her sektörün/kendine özgü yaşadığı bir enflasyon oranı varken genel oranlar gerçeklikten kopmaya neden olmaktadır. Nitekim 2004’ten beri sürekli enflasyon düzeltmesi uygulayan kuyumculuk sektörü bile ÜFE yerine altın fiyatını esas alan bir endeks kullanılmasının kendi sektöründe gerçek durumu yansıtacağını söylemektedir.
  • Duran varlıkların, iştirak hisselerinin enflasyon oranında değerlerinin varsayımsal bir şekilde artırılması, ancak gerçek değerlerin enflasyon oranının altında kalması durumunda işletmelerin gerçek olmayan bir değer üzerinden vergi ödemesi söz konusu olabilmektedir.
  • Enflasyon düzeltmesinde temel yaklaşım sermayeyi korumaktır. TCMB tarafından yayınlanan birleştirilmiş Türkiye şirketler bilançosuna göre şirketlerimiz %71 oranında borçla yatırımlarını yapabilmekte ve işlerini döndürebilmektedir. Standart bu haliyle KOBİ’leri, mikro işletmeleri daha fazla vergi ödemeleri suretiyle olumsuz etkilemektedir. Örneğin aktif yapısı tamamıyla aynı olan iki şirketten biri %70 borçla, diğer şirket ise %70 sermaye ile faaliyetini sürdürüyorsa borçlu şirket daha fazla vergi öderken diğer şirket daha az vergi ödemektedir. Standardın “borçlanan işletmenin enflasyonist ortamdan yarar sağladığı” yaklaşımı ile işletmeler daha fazla vergi ödeyebilme durumuyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu da bizi mali güce göre vergi ödeme ilkesinden tamamen uzaklaştırmaktadır.
  • TMS 29 bir muhasebe standardı olup vergide uygulanması yerinde değildir. İşletme yönetiminde karar almada kullanılması gerekir. Standart uygulandığında elde edilen sonuç ne ticari kâr ne de mali kârdır. Hesaplanan “Net parasal pozisyon kazancı ya da zararıdır”. Bu tutarın vergi matrahının tespitinde dikkate alınması gerçekçi olmayan bir durum yaratmaktadır. Net parasal pozisyon kazancının vergide matrahın unsuru olarak dikkate alınması, Anayasamızdaki “mali güce göre vergi ödeme” ilkesine aykırılık yaratmaktadır. Kazanılmayan paranın vergisi verilmekte, olmayan kazancın vergisi adeta müsadere vergisine dönüşmektedir.
  • 2024’teki üç çeyreklik uygulama sonucunda Hazine ve Maliye Bakanlığının 2024 gelir bütçesine eklediği enflasyon düzeltmesi vergi gelirlerinin de gerçekleşmediğini göstermektedir. 2024 yılı bütçesinde geçici kurumlar vergisi tahmini 980 milyar 837 milyon lira olarak belirlenmiş olup 11 ayda toplanan vergi 501 milyar 768 milyon liradır. Yılın bitimine bir ay kala hedeflerin ancak %60,9’u tahsil edilebilmiştir. Maliyeye de ilave iş yükü çıkaran ve kimseyi de memnun etmeyen enflasyon düzeltmesi aynı zamanda ek vergi gelir sağlamak bir yana büyük mükelleflerden beklenen verginin gelmediği bir sonucu doğurmuştur. Dolayısıyla vergi gelirlerine de beklenen etkisi olmayan, Maliyeyi, vergi mükelleflerini ve mali müşavirleri memnun etmeyen kaotik bir yapı ortaya çıkmıştır.

Çözüm

2024 yılı kapanmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde verilecek olan bir kanun teklifi ile Vergi Usul Kanunundan enflasyon düzeltmesine ilişkin Mükerrer 298/A ve geçici 33. maddeler çıkararak işletmelerin yeniden değerleme ve diğer kısmi enflasyon düzeltmesi araçları ile yoluna devam etmelerini sağlamak Gordion düğümünü çözecek hamle olacaktır.

Böylece iyi niyetle ve yenilikçi bir bakış açısıyla vergi sistemimize dahil edilen ancak gerçekte iş dünyası, muhasebe dünyası ve Maliye’ye yüksek maliyet ve iş yükü getiren, uygulama zorlukları doğuran, mükellefler açısından belirsizlik yaratan ve ceza riski içeren, en önemlisi vergi hukukuna ait olmayan enflasyon düzeltmesi denemesi sona ermiş olur.

Elbette ki nihai çözüm yolu, ekonomi yönetimi tarafından alınan stratejik kararlar ve uygulanan programlar yoluyla ülkemizin bir an önce yüksek enflasyonlu ülkeler arasından çıkması ve enflasyon düzeltmesine gerek kalmayacak bir ekonomik ortamın sağlanmasıdır. Bunda da kritik nokta sadece programı hazırlayanların değil bilhassa ekonomik aktörlerin dezenflasyon sürecine gerçek anlamda inanıp, destek olmalarıdır.